top of page

Kırtıl’ın Kültürel Yapısı

  • Yazarın fotoğrafı: Kirtil Dayanisma
    Kirtil Dayanisma
  • 31 Ağu
  • 2 dakikada okunur
Kırtıl kadınları
Kırtıl Köyü'nün kadınları geleneksel kıyafetleri ile

Kırtıl, Tahtacıların yüzyıllardır yaşattığı inanç ve geleneklerin canlı bir belleği gibidir. Tahtacı kültürünün kökleri, gök Tengri inancının izleri ve 12 İmamcı Aleviliğin öğeleri ile örülüdür. Kutsal mekânları hep dağ zirvelerindedir; türbeler kapatılmaz, göğe açık bırakılır. Çünkü gök, doğrudan ilahi olanla bağın sembolüdür.


Mezar taşlarında görülen “kaz ayağı” işareti, Tahtacıların en ayırt edici miraslarından biridir. İnanca göre, ölen kişinin ruhunu cennete ulaştırmak için bir şaman onu kazın sırtına bindirir. Bu yüzden, üzerinde kaz ayağı bulunan her mezar taşı, nerede olursa olsun, “Tahtacı mezarı” olarak bilinir.


Kırtıl’da ritüellerde semahlar dönülür ama melodiler ve figürler kendine özgüdür. “Mengi” adı verilen coşkulu, gündelik hayattan beslenen dans-şarkı biçimi Tahtacılara özgüdür. Kırtıl’dan derlenen çok sayıda mengi, bu geleneğin önemli bir parçasını oluşturur. Mengi, aşkı, gündelik hayatı, sevinci ve hüznü anlatır. Müziğin merkezinde ise yalnızca Kırtıl ve akraba köy Köprübaşı’nda çalınan beş telli “finfini” (Tahtacı curası) vardır. Kendine özgü armonisiyle bilinen bu enstrümanı günümüzde sadece birkaç kişi çalabilmektedir. Ayrıca köyde kullanılan köşeli “Kırtıl davulu” da Tahtacıların göçebe yaşamından izler taşır; yuvarlak kasnak yapmak zor olduğundan, köşeli form pratik bir çözüm olmuştur. Bugün bu davul literatürde de özel bir yere sahiptir.




Tahtacılar için orman yalnızca geçim kaynağı değil, kutsal bir varlıktır. “Yaş kesen baş keser” sözü onların inancını en yalın haliyle anlatır: Bir ağacı kesmek, insan öldürmekle eşdeğerdir. Çünkü her ağacın bir ruhu vardır ve ormanı yok etmek, bu ruhlara saldırmak demektir. Tahtacılar ihtiyacı olan ağacı keser, asla fazlasına dokunmaz; ormanı yakmayı akıllarından bile geçirmezler. Ormanı yakan kişinin ruhani cezasını mutlaka çekeceğine inanırlar. Bu yüzden ormana hem büyük bir sevgiyle hem de derin bir saygı ve “kutsal bir korku” ile yaklaşırlar.


Yaklaşık iki yüz yıl boyunca Kırtıl ve çevresinde çıkan küçük yangınlar hep köylüler tarafından söndürülmüş, orman korunmuştur. Köyün tarihinde bugünkü kadar büyük bir felaket hiç yaşanmamıştır. Ancak insan hatasıyla çıkan bu son yangında Tahtacılar sadece canlarını kurtarıp kaçabilmişlerdir. Bu felaket, ormanla kurdukları o derin bağın ne kadar vazgeçilmez olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır. Bu yüzden yaşanan kayıp sadece evlerimizin, bahçelerimizin değil, aynı zamanda kutsal bildiğimiz ormanın da kaybıdır.


Bugün Kırtıl, hem kültürel mirası hem de doğayla kurduğu derin bağlarıyla ayakta durmaktadır. Her ritim, her oyun, her ağaç, köyün kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.


 
 
 

Yorumlar


bottom of page